d.1910 / ö.1970
yazar, dublaj sanatçısı, küratör
Yaşam Öyküsü
1910 yılında Çanakkale Kilitbahir’de dünyaya geldi. Annesi Alman, babası topçu subayı bir Türk’tür. Altı yaşındayken Almanya’ya göç ettiler. Orta öğrenimini Almanya’da tamamladı. Yurda döndükten sonra çeşitli kurumlarda sekreter ve Toprak Mahsulleri Ofisi’nde çevirmen olarak çalıştı. 1931’de dublaj sanatçısı Ağabeyi Ferdi Tayfur (O yıllarda Lorel Hardy’i seslendirdi) vesilesiyle seslendirme yapmaya başladı. Seslendirdiği ilk film, ‘King Kong’tur. Yabancı filmlerde başladığı dublaj sanatçılığını, 1950'deki Çete filminden itibaren yerli filmlerde seslendirme yaparak sürdürdü. Klasik Türk sinemasının efsane oyuncuları, Türkan Şoray, Belgin Doruk, Muhterem Nur, Sezer Sezin, Fatma Girik ve Filiz Akın’a sesiyle uzun yıllar can verdi ve “dublaj” kraliçesi olarak anıldı.
1939'da avukat Mehmet Ali Cimcoz ile evlenerek Cimcoz soyadını aldı. Mehmet Ali Cimcoz, I. Mahmut devri Osmanlı sadrazamlarından Topal Osman Paşa'nın ve Mora Sancak beylerinden İbrahim Paşa'nın torunudur. Sanata meraklı ve devrin sanatçılarıyla yakından ilişkileri vardı. Cimcoz, eşi vasıtasıyla sanat çevresini yakından tanıma fırsatı buldu. 1970 yılında İstanbul’da aramızdan ayrıldı. Mezarı Aşiyan Kabristanı’ndadır.
Edebi Şahsiyeti
Türkiye’de dedikodu yazarlığını ilk kez
başlatan Cimcoz, Hafta, Salon, Tasvir, Aydede, 20.Asır gibi gazetelerde o
yıllarda yeni yeni oluşmakta olan İstanbul cemiyet hayatının görgüsüzlüğünü,
zevksizliğini hicveden yazılar yazdı. Köşesinin adı Fitne Fücur’du.
1950 yılında İstanbul Beyoğlu’nda
Türkiye’nin ilk özel sanat galerisi olan Maya’yı kurdu. Galeri beş yıl boyunca
yaşamayı başardı. Yenilikçi sanat akımlarını yaygınlaştırmayı hedefleyen
galeri, dönemin genç sanatçıları için bir okul niteliği kazandı. Cimcoz,
burada, şiir ve müzikten esinlenen sergiler düzenledi. Karikatürün bir sanat dalı olarak kabul
görmesi gerektiği düşüncesiyle karikatür sergileri açtı. Heykel, mozaik,
seramik, fotoğraf, desen ve halk sanatları gibi konuları bir arada sunarak
görsel sanatlara disiplinler arası bir boyut kazandırmak istedi.
Sabahattin Eyüboğlu ve Azra Erhat’ın
teşvikleriyle Almanca’dan Türkçeye çeviriler yapmaya başladı. Başta Brecht ve
Kafka olmak üzere Alman yazarlarının yapıtlarını Türkçeye kazandırdı. Kafka’dan Milena’ya Mektuplar çevirisi ile
1962 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü’nü kazandı. Bunun yanı sıra, Yeditepe, Varlık
ve Yeni ufuklar gibi edebiyat dergilerinde şiir, öykü, kitap tanıtım yazıları
yazdı. İstanbul Radyosu’nda kısa sohbet programları hazırladı.
Azra Erhat: “Adalet’in sesi neydi? Susup
susmadığını, yok olup olmadığını ancak ne olduğunu kavramakla kestirebiliriz.
Evet, çok yönlü bir sesi vardı Adalet Cimcöz’ün. Türkan Şoray’ı da Hülya
Koçyiğit’i de Belgin Doruk’u da dile getirirdi o. Radyoda sabundan, diş
macunundan ya da kılık kıyafetten söz etti miydi bir “şey” söylerdi hepimize.
Kulağımızı diker, sesi bir yandan zevkimizi okşarken, öte yandan da sözü, söz
ve öz olarak çın çın dolaşırdı beynimizin kıvrımlarında, incecik bir gonk gibi
bir oraya bir buraya vurur, bir kıpırtı, bir canlılık uyandırırdı kafamızda.
Vurucu, kışkırtıcı bir uyarıcılığı vardı Adalet’in. Sizi gördü mü bir bakışta
sarıverir tepeden tırnağa görüntünüzü, şişmanladınız mı, zayıfladınız mı,
elbiseniz yakıştı mı, yakışmadı mı, keyifli misiniz, keyifsiz mi hemen anlar,
hemen de dile getirirdi düşündüğünü; ufacık bir taş atardı size.”[1]
Yazar Mine Söğüt, uzun bir araştırma ile terekesinden
toplayabildiklerini bir araya getirmiş ve dostlarının “Ada”dediği Adalet
Cimcoz’un yaşamöyküsü üzerine bir kitap yazmıştır.[2]
ESERLERİ:
Çeviri: Ölüm Gemisi (B Traven, 1957), Sezua’nın İyi İnsanı (Bertolt Brecht, 1961), Milena’ya Mektuplar, (F. Kafka, 1962), Loence ile Lena (G Büchner, 1963), Dinamit (B Traven 1963), On Dakika Sonra Buffalo (Günter Grass, 1964), Eğlentili Bir Gömme Töreni (T. Déry 1967), Kafka’nın Sevgilisi Milena (Margarete Buber- Neumaan, 1967), Pamuk İşçileri (B. Traven, 1968), Adanmış Topraklar Üstünde (Efraim Kişon, 1969)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder