3/19/2025

Celal Nuri İleri

 







d.1877 – ö.1939

gazeteci,yazar,siyasetçi,düşünür

Yaşam Öyküsü

1877 yılında Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde dünyaya geldi. Asıl adı Mehmet Celaleddin’dir. 1934’te soyadı kanunu kabul edilince kurucusu olduğu gazete “İleri”nin adını soyadı olarak seçti. Babası, mektupçuluktan valiliğe kadar çeşitli hizmetlerde bulunduktan sonra 1908’de Meclis-i Ayân üyeliğine seçilen Mustafa Nuri Bey, annesi devlet adamı Âbidin Paşa’nın kızı Nefise Hanım’dır. İlköğrenimini babasının görevi nedeniyle Gelibolu, Sakız adası ve Canik’te farklı okullarda tamamladı. Ortaöğrenimi o zamanki adıyla Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi olan Galatasaray Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, doktorasını aynı üniversitede Kamu Hukuku alanında tamamladı. 1919’da Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Gelibolu milletvekili seçildi. 1921 yılında İngiliz işgalcileri tarafından Malta adasına sürgün edildi. Sürgünden döndükten sonra TBMM’de dört dönem boyunca 1934’e kadar Gelibolu ve Tekirdağ milletvekili olarak çalıştı. TBMM’de de 20 Nisan 1924 tarihinde kabul edilen ve 105 maddeden oluşan Teşkilât-ı Esâsîye Kanunu’nu hazırlayan kurulun başkanlığını yaptı.

Çalışma hayatına avukat olarak başlayan Celâl Nuri Türk yenileşme tarihinde “Batıcı” fikir akımının önemli temsilcilerinden biri oldu. Yazıları ve fikirleriyle bu harekete katkı sağladı Pozitivist-Darwinist düşünceleri nedeniyle döneminde büyük eleştiriler alsa da yazmaktan hiç geri durmadı. Çeşitli ülkelere seyahatler gerçekleştirdi. Kuzey Kutbu’nu gören ilk Türk’tür. 1938’da İstanbul’da aramızdan ayrıldı. İstanbul Radyosu’nun kurucusu ve karikatürist Sedat Nuri İleri ile gazeteci ve hukuk profesörü Suphi Nuri İleri'nin ağabeyidir. Rasih Nuri İleri'nin amcasıdır.

Edebi Şahsiyeti

Gazeteciliğe 1909’da Ebüzziyâ Tevfik ile birlikte Le Courrier d’Orient’da başladı. Yazıları Jeune Turc, İçtihat, Tanin, Hak, İkdam, Hürriyet-i Fikriyye, Anadolu’da Yeni Gün, Ȃti (İleri) gibi Türkçe ve Fransızca yayın organlarında yayımlandı.

1 Ocak 1918 tarihinde Âtî gazetesini yayın hayatına kazandırdı, Hükümetin basın özgürlüğünü kısıtlayıcı hareketlerini eleştiren yazıları dolayısıyla gazete 10 Şubat 1919 tarihinde kapatıldı. Ertesi günden itibaren “İleri” adıyla yayın hayatına devam etti.

Celâl Nuri siyaset, hukuk, tarih, din, seyahat, dil ve edebiyat alanlarında çok sayıda makale ve kitabı ilim dünyasına kazandırdı. Elli civarında kitap ve iki bin iki yüzü aşkın makalesiyle çok sayıda eser veren Celâl Nuri, bu özelliğinden dolayı döneminde “Seksen beygir kuvvetinde bir yazı makinesi” ne benzetilmiş, üretkenliğinden dolayı Süleyman Nazif, “Celâl Nuri Beyin ilmini kimse inkâr etmez, çok okuduğu için, ilminde ilerleyerek değişir. O, son sistem bir dretnottur (savaş gemisi), fakat dümensiz.”[1] demiştir.

21 makalesini bir araya getirdiği Türkçemiz (1917) adlı eserinde tarih biliminden yararlanarak Türk dilinin içinde bulunduğu durumu ve geleceği hakkındaki değerlendirmelerde bulundu.

1926 yılında yayımladığı Türk İnkılȃbı adlı eserinde Türk inkılâbını H. Taine’in metoduyla değerlendirdikten sonra medeniyet, Batılılaşma, dil, edebiyat, iktisat ve inkılâp fikirleri üzerinde durmuştur. Yayınlanmadan önce eser, Mustafa Kemal Paşa tarafından kısa sürede okunmuş ve Gazi, kitaptaki fikirlere tamamen katılmıştır.

Celâl Nuri, 1931 yılında yayınladığı ve ilkokulların 5. sınıfları için hazırlanan, Vatandaşlık (Yurt Bilgisi) adlı kitabında; vatan, millet, devlet, hükümet, meşrutiyet, cumhuriyet, Millî Mücadele, inkılâp, halk idaresi, TBMM’nin yapısı, seçimler, cumhurbaşkanlığı, ordu, vilayetler, nüfus gibi konularla ilgili özet bilgiler verdi.

İskandinavya, Rusya ve Kuzey Kutbuna yaptığı seyahatleri Şimal Hâtıraları ile Kutub Musâhabeleri adları ile kitaplaştırdı. Bu eserler henüz Latin harflerine aktarılmamıştır.

Celâl Nuri’nin, dil ve edebiyat üzerine yazdığı yazıların yanı sıra, Osmanlı Türkçesiyle yayımladığı dört romanı bulunmaktadır. Perviz (1916), Ölmeyen (1917), Merhûme (1918) ve Âhir Zaman (Afife Fikret takma adıyla, 1919) adlarını taşıyan bu romanlar, birbirinden farklı konu ve üslûplarıyla, yazarın romancı kimliğini ortaya koyar. Romanlar, 2012 yılında Dr. Mustafa Kurt tarafından orijinal nüshalarından Latin harflerine aktarıldı. Fantastik bir atmosferde, insan ve ilahi iktidar arasındaki ilişkileri ele aldığı Perviz romanı 2024’te Merve Köken tarafından sadeleştirilerek ikinci kez yayımlandı.  

Fantastik, korku, bilimkurgu gibi türlerin Modern Türk edebiyatında yerleşik hale gelmesi ve kabul görmesi epeyce gecikmiştir.  “Cumhuriyet öncesi fantastik edebiyatımız açısından hȃl böyle iken ufak tefek girişimler arasında Perviz gibi bir eserin meydana getirilmiş olması bana kalırsa büyük bir devrim niteliğinde. Eserin yazılış amacı daha çok Pozitivist düşüncenin önemini dile getirmek ve iktidar sahiplerini yermek de olsa ele alınan konunun bu denli farklı bir üslupla kurgulanması fantastiğin kapılarını Tür edebiyatı açısından sonuna kadar aralamış gibi görünüyor.”[2]-

ESERLERİ

Latin harflerine aktarılanlar

Deneme-Araştırma: Kadınlarımız, haz. Özer Ozankaya (1993), Dil ve Edebiyat Yazıları, haz. Dr. Recep Duymaz (1995) Türk İnkılabı, haz. Dr. Recep Duymaz (2000) Uygarlıklar Çatışmasında Türkiye, haz. Mahir Aydın (2004), Türkçemiz, haz. Dr. Cengiz Karataş, Ozan Özer (2017), Taç Giyen Millet (2017)

Roman: Perviz, Ölmeyen, Merhume, Ahir Zaman (2012), Perviz (2024)



[2] Merve Köken, Perviz, Karakarga Yay. Şubat 2024, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder